
Bugün takvimler Anneler Günü’nü gösteriyor.
Sosyal medyada yüzlerce paylaşım, çiçekçilerin kapısında uzun kuyruklar, hediyeler, güzel sözler, öpücükler… Herkes, hayatındaki en özel kadına sevgisini göstermeye çalışıyor. Annesini arayanlar, ziyaret edenler, sarılanlar… Ne büyük şans, ne tarifsiz bir nimet…
Annesi hayatta olanlar belki bu satırları okurken göz kırpıp geçecek. Ama annesini kaybedenler için bugün, kutlama değil; hatıralar, keşkeler ve iç çekişlerle dolu bir gün. Her "Anneler Günü kutlu olsun" mesajında içlerinde bir sızı, geçmişte söyleyemedikleri cümlelerin yüküyle dolu bir sessizlik var.
Kaybetmeden önce kıymet bilmek kolay değil. Çünkü insan çoğu zaman sahip olduklarının değerini, onları yitirdikten sonra fark ediyor. Annenizin sesini duymak, onunla dertleşmek, elini öpmek… Bunlar basit eylemler gibi görünse de, aslında hayattaki en kıymetli anlar. Anneniz hayattaysa, ona sadece bir günde değil, her gün sımsıkı sarılın. Sözlerinizi, sevginizi esirgemeyin. Çünkü bir gün o telefonu arayacak ama karşıdan kimse açmayacak. Ve işte o zaman “Keşke”lerle dolu bir yalnızlık saracak yüreğinizi.
Anneler Günü sadece hediyelerle, süslü cümlelerle değil; gerçek bir farkındalıkla anlamlı olur. Annenizle geçirdiğiniz her an, paha biçilemez birer hazine. O yüzden bugünü bir başlangıç yapın. Daha çok zaman ayırın, daha çok dinleyin, daha çok sarılın.
Çünkü hiçbir şey, zamanında söylenmiş bir “seni seviyorum” kadar değerli değil.
Ve hiçbir şey, bir annenin gülümsemesini izlemek kadar huzur verici değil.
Kıymet bilin. Hem de kaybetmeden önce…
Yorum Yazın