
7 Haziran genel seçimleri sonuçları itibari ile yakın Türk Siyaset tarihinde bir dönüm noktası oldu.
7 haziran genel seçimleri sonuçları itibari ile yakın Türk Siyaset tarihinde bir dönüm noktası oldu. Kurulduğu günden bu yana oyunu arttırarak hep tek başına iktidar olmayı başaran Ak Parti tarihindeki ilk defa mağlub olmasa da aldığı oy oranı ile sıkıntılı günler yaşıyor. Türkiye genelinde ve ilçemiz Salıpazarı’nda ortalama %10 oy kaybeden iktidar partisi şimdilerde kendi içerisinde eriyen %10 un mümessillerini arıyor. Ak Parti de 2011 genel seçimleri ile 2015 genel seçimlerini kıyasladığımızda Türkiye genelinde 2.602 milyon oy kaybetti. İlçemiz Salıpazarı’nda ise 8865 den 7663 e düşerek 1202 oy kaybetti. Peki Ak Partideki bu gözle görünür oy kaybının nedeni ne idi ?
Alınan sonuçların ardından Ak Parti MKYK üyelerinin açıklamaları seçim sonuçlarını analiz etme yolunda bizlere ışık tutuyor. İşte MKYK üyelerinin açıklamaları.
AHMET DEMİRCAN: Teşkilatımızda motivasyon yoktu. Gençlik alanında zafiyet vardı. Adaylar problemiydi. Bana göre erken seçime gitmek en iyi yoldur.
ZEYNEP KARAHAN USLU: Koalisyon için elimizden geleni yapmalıyız. Erken seçim bize zarar verecektir. Yeni bir AK Parti'nin inşası şarttır. Yeni bir ayağa kalkış gerekir.
ŞABAN DİŞLİ: AK Parti karşıtlığı başarılı oldu. AK Parti kendi tabanını ve mütedeyyin Kürtleri incitti. Toplumsal uzlaşma gerekir bundan sonra. Ekonomik açıdan tek seslilik devam etmeli. CHP ile koalisyon uzlaşma açsından daha faydalı olacaktır.
Görünen o ki partinin MKYK üyeleri yaşanan hezimetin kaynağını tespit etmiş. Yaptıkları açıklamalarda kaybedilen oyların sebebinin tabanın sesine kulak vermemenin ve teşkilatlardaki büyük sıkıntılardan ötürü olduğunu özetliyorlar. Ahmet Demircan’ın da belirttiği gibi teşkilatlarda motivasyon yoktu, gençlik alanında zafiyetler vardı ve adaylar problemli idi. Peki teşkilatlardaki sıkıntı neydi ? Bugün nereye gittiysem, , kime sorduysam, partili partisiz, muhalifi-Ak Partilisi, başta Salıpazarı olmak üzere diğer ilçeler hatta illerde teşkilatlardaki sıkıntıların hemen hemen hep aynı olduğunu söylüyor.. Kibir, rehavet, adam tanımama, minnetsizlik, değer vermeme vs. vs… Bu örnekleri daha da çoğaltabiliriz. Hepiniz görmüşsünüzdür teşkilattaki bu saydığım özellikleri ve yansımalarını. 14 yıldır tek başına iktidar olmanın vermiş olduğu rehavetin, kibrin, seçmene yüksekten bakmanın, adam tanımamanın, tabana kulak vermemenin ve minnetsizce davranışların sancılarını şimdi tüm ülke birlikte çekiyor. Bir babanın evine getirdiği erzağı evin annesinin pişirip sofraya koymasını düşünün. Bir de evin çocuğunu düşünelim, ne yapar ? Hazır sofraya gelir çatalı kaşığı aldığı gibi sofrada hazır bulunan yemeği yemeye başlar. Teşkilatlardaki sıkıntıyı bu şekilde özetlemek mümkün aslında. Ak Parti de kurucu genel başkan Sn. Recep Tayyip Erdoğan ve “Milli Görüş” kadrolarının günden güne tıpkı bir çığ gibi büyüttüğü, güçlendirdiği, sağlamlaştırdığı Ak Parti son 3-4 yılda teşkilatlar tarafından tıpkı sofradaki hazır yemeği yiyen çocuk gibi yendi bitirildi. Tabanını ve seçmenini hızla eritti, küstürdü, ve ötekileştirdi. Hatalardan dönmek ve yanlışları görmek adına kendi teşkilatını ve partisini eleştiren parti mensuplarına ne yapıldı. Dışlandı, kovuldu, yönetimden silindi, aforoz edildi ve hatta paralelci ilan edildi. Partinin kurulduğu günden beri hep çalışan ve koşturan tabandaki delegeler kongrelerde “Bu bize oy vermez, bu bizden değil” diyerek delegelikten bile silindi. Peki teşkilat küstürdüğü tabandan boşalan kadroların yerini kimlerle doldurdu. Ak Partinin kurulduğu günden beri partiye ve teşkilata muhalefetlik yapan, milli şuur ve milli davası olmayan, tabandan gelmeyen, “Milli Görüş” ün misyonundan bi haber, kendisinin ve çekirdek ailesinden başka Ak Partiye oy kazandırma vasıflarına ve donanımına sahip olmayan, çoğu zaman ailesinin dahi oyunu getiremeyecek kişilerle dolduruldu. Teşkilatların tabanına kulak tıkayarak, at gözlükleri ile 2023 hedefine koşarken dışarıdan kadrolarına kattığı bu devşirme ekipler Ak Parti nin kanındaki al yuvarlar ve ak yuvarlar dengesini bozdu, parti ve teşkilatta kan uyuşmazlığına sebep oldu. Bu sancılar başta Salıpazarı olmak üzere Samsun ve tüm Türkiye’ de sandıkta neticesini gösterdi. 2023 ve 2071 Türkiye’sine yelken açan Ak Parti gemisinin kaptan güvertesindeki yöneticiler, geminin hızla ve kararlılıkla yol aldığını görünce bazı hesaplar, menfaatler ve makamlar için gemiye sonradan binen, ancak geminin batması durumunda gemiyi ilk önce terk edecek muhalifleri güverteye ve kaptan köşküne çıkarmış, ancak geminin suya indiği ilk günden beri makine dairesinde kürek çeken ve kazan dairesinde kazana kömür atan tabandaki milli görüşçüleri yola çıktığında yanında ilk yer alan tabandaki insanları okyanusun ortasında gemiden indirmiştir. Bana göre başta Salıpazarı ve Türkiye genelindeki %10 luk kan kaybının sebebi tam da budur.
Bir zamanlar Sn. Abdülkadir Aksu’nun dediği gibi 2014 yerel seçimlerinde “Kral Çıplak” demiştim. O vakitler Ak Parti nin Salıpazarı il genel meclis üyesi adaylarından biri de, dokuz sene teşkilatı sırtlamış eski ilçe başkanı İsmail Yaman idi. Öyle ya da böyle, kimi sever kimi sevmez Sn. Yaman’ı, ancak meclis üyeliği adaylığı konuşulmaya başlandığında ve kesinleştiğinde seçmenden bazı çatlak sesler yükselmeye başlamıştı. Seçmen eskimiş bir yüz olan İsmail Yaman’ı değil, daha yeni bir yüz, yeni bir heyecan ve taze bir kan istiyordu. Ben de gazeteci olarak halk arasında bazı siyasi çekincelerle kendi arasında fısıldayarak söylediklerini kaleme aldım ve yüksek sesle “Kral Çıplak” dedim. İsmail Yaman ile bir husumetim ya da bir sıkıntım olduğu için değil, tabanın sesine kulak verdiğim içindi. Peki sonra ne oldu ? Teşkilat tarafından üzeri kırmızı kalemle çizilen, kalemi kırılan, hain ve hatta paralelci ilan edildik. Mevcut ilçe başkanı siyasi gücü kullanarak resmi kurumlarda kiralık çalışan araçlarımı işten çıkartmaya çalıştı, bir aracımı işden çıkarttı ve halen daha benimle uğraşıyor. Bir Ak Parti ilçe başkanı düşünün ki benim teşkilatı eleştirmeme “Bize yanlış yaptın cezanı çekeceksin” diyerek çoluk çocuğumun rızkıyla oynasın. Ancak unuttuğu bir şey var, Allah tüm kullarının ve kainattaki her canlının rızkına kefildir. Rezzak-ı mutlak olan hiç şüphesiz Allah’tır. İşte bu teşkilatlar böyle böyle kan kaybetti, bu şekilde ötekleştirdi, taban bu sudan sebeplerle küstürüldü. Teşkilatlar sahip oldukları bu kibri ve egoyu bir türlü aşamadı. Olsun başımız üstüne…Bu parti ve teşkilat kimsenin malı olmadığı gibi biz de bize atfedilen bu ithamlara bu dışlamalara göğüs gerdik. Sonuçta bizim bir davamız ve sevdamız vardı.
MKYK üyeleri, kemik kadro ve taban, partinin içinde bulunduğu bu durumun gene tabandan olmayan teşkilatlardan sorumlu genel başkan yardımcısı Süleyman Soylu ve kurduğu yeni ekip olduğunda hemfikir. Tabiki parti için bu son seçimlerden çıkarılacak önemli dersler var. Teşkilatlar ve yönetim kadrosunda köklü reformlar yapmayı planladığı apaçık görünen genel başkan ve başbakan Sn. Ahmet Davutoğlu seçimin ardından yapmış olduğu il başkanları toplantısında “Özümüze dönmeliyiz, Ak Parti yenilenecek, teşkilattaki arkadaşlar sorunun çözümünü üretmeli, her seçmene selam vermeli, herkesle konuşmalı, toplumun her kesimini kucaklamalı, şu partili bu partili ayrımı yapmamalı, tabanın sesine kulak vermeli ” dedi. Bu konuşmasından sıkıntının analizi yapmış, gerçekleri görmüş ve çözümün peşinden kararlılıkla koşan bir Davutoğlu görüyoruz. Ak Parti nin Türk Siyaset tarihinden silinmemesi ve gelecek seçimlerde tekrar tek başına iktidar olması için bir silkinişe, uyanışa, öze dönüşe ve tabanının sesine kulak vermeye ihtiyacı olduğunu düşünüyorum.
Selam ve dua ile….
Yorum Yazın